Kabuktan Özgürlüğe
Bu Mermer Heykel, güçlü bir Metaforik anlatımla bireyin içsel dünyasını ve toplumla olan ilişkisini ele alıyor. Yarım soyulmuş muz formu, hem organik hem de yapısal bir zemin oluşturuyor. Muzun içinden çıkan kadın figürü, özgürleşme, doğum, yeniden doğuş ya da bir kabuktan sıyrılma eylemini simgeliyor.
Heykelin formu, modern insanın kendini keşfetme sürecini ve bu süreçteki kırılganlığına vurgu yapıyor. Muzun soyulması, bir kabuk olarak algılanan dış dünyanın açılmasıyla bireyin içindeki özüne ulaşılmasını temsil ediyor. Kadının bu kabuktan çıkışı, bastırılmış ya da korunmuş bir enerjinin serbest kalışını anlatabilir. Figürün ince işçiliği, insanın karmaşık yapısını ve bu süreçteki duygu yoğunluğunu yansıtırken; mermerin sertliği, bu dönüşümün aynı zamanda zorluğunu ve dayanıklılığını sembolize ediyor.
“Yarım Soyulmuş Muz ve İçinden Çıkan Kadın”- Kabuktan Özgürlüğe isimli bu eser, doğanın basit bir unsurunu (Muz) insanın karmaşık içsel yolculuğuyla buluşturuyor. Hem biyolojik hem de psikolojik anlamlar taşıyan bu yapı, izleyiciyi kendi iç dünyasına yönelmeye ve toplumsal kabuklardan sıyrılmaya davet ediyor. Heykel, bireyin özgürleşme çabasını evrensel bir dilde sunarken, aynı zamanda insan doğasının temel sorularını sorguluyor:
Kimiz ve nereye aitiz?