Muhafazakar Köylü vs. Aydın Kentli

Sosyal Etki

Kitle Psikolojisi (Sürü Etkisi)

Kitlelerin farklı sosyal ve ideolojik yönelimlerini incelerken, aynı zamanda bilgi eksikliğinin grup davranışlarına etkilerini analiz edebilir. “Sürü etkisi,” sosyal psikolojide bireylerin, çoğunluğun görüşlerine uymak ve bu görüşleri kendi başlarına detaylı sorgulamadan benimsemeleri anlamına gelir. Bu etki, din ve sanat gibi derin bilgi gerektiren alanlarda, bilgiye sahip olmayan fakat ideolojik bir aidiyet hisseden kitlelerde kendini belirgin şekilde gösterebilir.

1. Dindar Kitleler: İnanç Ancak Bilgi Eksikliği

Dindar olup din bilgisi sınırlı olan bireyler, dini bir değerler bütünü olarak görüp, toplumun büyük kısmının kabul ettiği dini ideolojiyi sorgulamadan kabul etme eğiliminde olabilirler. Bu bireyler, sürü etkisi altında dinin manevi değerini sorgulamadan savunur ve bu durumu, toplum içinde kabul görmenin bir yolu olarak görürler. Ancak, derin dini bilgiye sahip olmadıkları için dinin özüne dair sorularla karşılaştıklarında bu sorulara cevap vermekte zorlanabilirler. Bu, bazen dini inançları yüzeysel bir ideolojik forma dönüştürerek içsel bir derinlikten ziyade bir kimlik sembolüne dönüşmesine yol açabilir.

2. Aydın ve Sanatsever Kitleler: Estetik Takdir Ancak Bilgi Eksikliği

Sanatsever ve aydın bir bakış açısına sahip olan ama sanat bilgisi eksik olan bireyler, sanatı ve estetiği değerli bulurlar ve bu alanda aydın bir kimlik geliştirirler. Fakat, bilgi eksikliği nedeniyle bu kitleler de sanatın derin anlamını tam olarak anlayamadan, yüzeysel bir şekilde sanatın yanında dururlar. Onlar için sanat, topluma bir “aydın” imajı sunmak ve farklı bir kimlik sergilemek anlamına gelebilir. Bu grup, sanatın yüzeysel yönlerine, popüler akımlara veya estetik kaygılara odaklanarak, sanatın alt metinlerine, tarihine veya derinliğine dair bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir “taklit” algısı yaratabilir.

Heykeltıraş: Berat Çivici

3. Sürü Etkisi ve Sosyal Aidiyet İhtiyacı

Her iki grup da bilgi eksikliğine rağmen kendi inanç ve değer sistemlerine olan aidiyetlerini güçlü bir şekilde ifade eder. Bu durum, insanların sosyal çevrelerinde kendilerini kabul ettirmek ve ait hissetmek istemelerinden kaynaklanır. Dindar grup, dini bir çerçevede kendine yer edinirken, aydın sanatsever grup sanata dair bir kültürel aidiyet yaratmaya çalışır. Bu eğilim, bireylerin sürü etkisine girerek kendilerini toplumsal normlara göre şekillendirmelerine yol açar.

4. Kıyaslama: Derinlik ve Yüzeysellik İkilemi

Bilgi eksikliği, her iki grup için de yüzeysel bir aidiyet yaratırken, bu aidiyet bireyleri derin sorgulamalardan uzaklaştırır. Dindar kitlelerde, dini bilgiye dair yüzeysellik, inancın kökeni veya dini ritüellerin derin anlamı üzerine düşünmeden bir aidiyet hissine yol açar. Aynı şekilde, sanatsever ve aydın kitlede de bilgi eksikliği, sanatı tam olarak anlamadan estetik değerleri yüceltme veya popüler sanat akımlarını körü körüne takip etme şeklinde tezahür eder. Sonuç olarak, her iki grup da bilgi yerine ideolojik kimliği ön planda tutarak, kendi sosyal çevrelerinde bir “toplumda kabul görme” refleksi geliştirir.

sahara desert landscpae
Çıkmaya değer tek yolculuk içteki yolculuktur.
— William Butler

Bu bağlamda, bilgi eksikliği nedeniyle ortaya çıkan yüzeysel bağlılık, bireylerin ideolojilerini derinlemesine anlamadan savunmalarına neden olur. Sürü etkisi, bireyleri sosyal grupların etkisine daha açık hale getirir ve çoğunluk görüşünün doğru olduğuna inanma eğilimlerini pekiştirir.

1. Dindar Kitleler ve İnanç: Bilgiye Dayalı İdeolojik Derinlik Arayışı Dindar kitlelerin, inançlarını yüzeysel bir ideolojik formda benimsemesi, genellikle bilgi eksikliğinden kaynaklanır. Derin dini anlayışa sahip olmayan bireyler, toplumsal normlara uyarak bu ideolojiyi savunurlar. Bu durum, sadece bireylerin inançlarını yüzeysel biçimde savunmasına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun kabulünü sağlama çabasıyla ideolojik kimliklerini pekiştirir.

Çözüm: Sanat ve kültür, bu yüzeysel bağlılığın ötesine geçmek için güçlü araçlar olabilir. Örneğin, sanatçıların toplumun farklı kesimlerine hitap eden projeler tasarlayarak, bireylerin derinlemesine sorgulamalarını teşvik etmeleri sağlanabilir. Bu süreçte, inanç ve kültür arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendirmek için toplumsal anlam arayışına yönelik sanat eserleri üretilebilir.

2. Sanatsever Kitleler: Estetik Kaygılar ve Yüzeysel Sanat Takdiri Sanatsever ve aydın kesim de benzer şekilde, estetik değerlere sahip çıkarken, sanatın derin anlamını tam olarak kavrayamayabilir. Bu kitle, genellikle toplumsal statü veya kültürel aidiyet sağlama amacıyla sanatı takdir eder. Bu yaklaşım, sanatın yüzeysel yönlerine odaklanarak, estetik kaygılarla sanatın alt metinlerini göz ardı edebilir.

Çözüm: Sanatın derinliğini ve çok katmanlı yapısını açığa çıkaran sanat projeleri bu tür yüzeysel bağlanmayı dönüştürebilir. Katılımcı sanat projeleri, bireylerin sanatın içsel anlamını daha fazla sorgulamalarını teşvik edebilir. Bu tür projeler, sanatın hem estetik hem de toplumsal anlamlarını daha derinlemesine kavrama fırsatı sunabilir.

3. Sürü Etkisi ve Sosyal Aidiyet İhtiyacı: Bireyin Toplum İçindeki Konumu Sürü etkisi, bireylerin grup baskısına uyum sağlama ve toplumsal normlara göre şekillendirilme eğilimini artırır. Dindar kitleler, dini aidiyetlerini sürü etkisiyle pekiştirirken, sanatsever kitleler de kültürel aidiyetlerini benzer şekilde oluştururlar. Bu sosyal aidiyet ihtiyacı, bazen bireylerin kendi değerlerine dair derin sorgulamalardan kaçınmalarına yol açar.

Çözüm: Sanat ve kültür, toplumsal aidiyetin ötesine geçilmesine yardımcı olabilir. Toplumda farklı kimliklerin varlığını kabul eden sanat eserleri, bireylerin kendilerini daha özgürce ifade etmelerini teşvik edebilir. Bu projeler, bireylerin yalnızca toplumsal normlara uyum sağlamak yerine, kendi içsel değerleriyle daha derin bir bağ kurmalarını sağlayabilir.

4. Kıyaslama: Derinlik ve Yüzeysellik Arasındaki İkilem Bilgi eksikliği, her iki grup için de yüzeysel bir aidiyet hissi yaratır. Bu yüzeysel bağlılık, bireyleri derin sorgulamalardan uzaklaştırarak, ideolojik kimlikleri ön plana çıkarır. Dini ve sanatsal alandaki bu yüzeysellik, toplumda kabul görme arzusu ile güçlenir.

Çözüm: Sanat, bireyleri yüzeysel bağlılıklar ve ideolojik kimliklerden uzaklaştırmak için derinlemesine sorgulamalar yapmalarını sağlayabilir. Sanatın sunduğu alternatif bakış açıları, insanları daha derin düşünmeye ve kültürel ya da dini normları yeniden değerlendirmeye teşvik edebilir.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский, Dinle; 11 Kasım 1821, Moskova – 9 Şubat 1881, Sankt-Peterburg), Rus romankısa öykü ve deneme yazarı ve gazeteci. Pek çok edebiyat eleştirmeni tarafından, Dünya edebiyatının en mükemmel yazarlarından birisi olarak kabul edilmekte ve eserleri, olağanüstü tesir bırakmış şaheserler olarak nitelendirilmektedir.[1][2]

• • •